Yusuf Yılmaz

yusuf.yilmaz.06@hotmail.com
Yazarın sitemizde "114" adet yazısı bulunmaktadır. Eklenme Tarihi: 28/02/2017 791 kez okundu.

28 Şubat Postmodern Darbecilerini Yargılama Tiyatrosu

Post modern darbe olarak adlandırılan 28 Şubat sürecinin üzerinden 20 yıl geçti. Ordu-bürokrasi-medya merkezli işbirliği ile başlayan sürecin; Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, daima kara bir leke olarak anılacak olan bu süreç; işbirlikçiler tarafından, milletimizin ayaklarına pranga vurulmak için yapılmış bir hareket idi. Ancak asıl hedef olan dindar insanlardı ve onlar mağdur edildi, ötekileştirilmek istendi.

 

O zaman masum bir sivil hareket olan ve basında yer alan, Türkiye’nin her tarafında yapılan başörtüyü protesto eylemi olan “el ele eylemlerini” organize ettikleri gerekçesiyle insanlar hakkında anayasal düzeni yıkma suçlamasıyla davalar açıldı, kimisi idamla yargılandı. Bu zulümlere tepki gösteren gazeteci ve yazarlar gözaltına alındı, tutuklandı.

 

Bu süreç içerisinde İslami duyarlılık birinci düşman ilan edilerek, İslam’ı sembolize eden ne varsa “topyekûn savaş” mantığıyla yok edilmek istendi. Yalaka medya, topyekûn savaş çığlıklarını attı. Yine köşe yazarlığı yapan ve yıllar önce öldürülen Ahmet Taner Kışlalı; köşe yazısında top yekûn savaştan bahsetmiş ve orduyu, Müslümanların üzerine gitmesi için kışkırtmıştı.

 

Yine o dönemin gazeteci ve yazarı Ramazan Yılmaz; A.Taner Kışlalı’nın da Basın Yayın Yüksek Okulundan öğrencisi idi. Yazdığı dergisinde Kışlalı’ya “Sayın Kışlalı, galiba Türk Ordusunu Rus Ordusuna benzetiyor. Hâlbuki Türk Ordusu başörtülü anaların, sakallı babaların çocuklarından oluşmaktadır, böyle bir asker kendi anasına ve babasına silah çeker mi? şeklinde başlayan bir yazı ile cevap vermişti.

 

Bu azgın sürecin azgın ve zampara savcısı iken, Müslümanlara verdiği haksız zararlardan ötürü, daha sonra Allah tarafından rezil ve rüsva edilen Nuh Mete Yüksel, Ramazan Yılmaz’ın bu yazısı ve benzer yazıları üzerine, önce Hizbuvahşet’in liderlerinden gösterip, Çete Kurmak maddesi olan 313. maddeden tutuklamıştır. Ancak bunu ispatlamayınca, bu sefer 312. maddeden tutuklamıştır. Mahkeme süreçlerinde 10 yılı aşkın ceza almasına ve 3 yıla yakın bir süre cezaevinde yatmasına neden olmuştur.

 

Bu süreçte, seyyar satıcılara dahi “yeşil sermayedir, değildir” ayrımcılığı yapıldı. Bu süreç; kimlerin rol oynadığını daha sonra ortaya çıkan, melun işlerin sorumlularının bir bir medyaya yansıması olan bir rezil süreçti.

 

28 Şubat Post modern cuntavari darbeyi kolaylaştıran etkenlerin başında, Müslüman kılıklı görünüp, darbecilerin paralı ve parasız uşakları olan bazı aşağılık insanların tutum ve davranışlarını sayabilirim.

 

Bunlardan biri de telekız olduğu ve pavyonda çalıştığı medyada söylenen TV ekranlarını uzun süre meşgul eden 'irtica' haberlerinin başlıca konuğu Fadime Şahin isimli artistin, rolünü çok ustaca yapmasıdır. Aczimendi Tarikatı’nın ağına düşüp iğfal edilmiş mağdur kızı olarak tanındı. Yine eroinman olan ve Müslümanlıkla hiç ilgisi olmayan bir başka piyon Ali Kalkancı kişi idi. Fadime Şahin’in “Bana tecavüz etti” dediği sahte Şeyh Ali Kalkancı’nın da işsiz güçsüz bir alkolik olduğu Yeni Şafak’ın yayınladığı Ergenekon davasına gizli tanık olan kişinin ifadelerinde yer aldı.

 

Refah Yol hükümetinin yıpratılması sürecinde bir anda ortaya çıkarak inançlı insanları töhmet altında bırakan, medyanın cilaladığı Müslüm Gündüz, Fadime Şahin, Ali Kalkancı üçlüsü hakkında ortaya atılan iddialar, o korkunç günlerin acısını çeken insanların adeta kanını dondurdu. Müslüm Gündüz Fadime Şahin ile basıldığında, polislere “nerede kaldınız yahu” sitemi akıllara sorular getiriyordu.

 

Yine onlarca yıl önceden başlamak üzere devletin bütün kademlerine yerleşen Fethullahçılar, 28 Şubat sürecini çok iyi değerlendirmişler. Hem darbeyi desteklemişler, hem de dindar insanların bürokrasiden atılmalarını fırsat bilmişlerdir. O dönemdeki Fethullahçı, mezhepçi, laik savcı ve hakimler; dindarlara ağır cezalar verdiler. Onların lehlerine olan delilleri kararttılar. Böylece Fetö üyelerini devletin bütün kademelerine kolayca yerleştirdiler. 25 yıla yakın her zaman söylüyorum, Fetöcüler diğer Müslümanları bürokraside dışladılar, düşman gözü ile baktılar.

 

Ancak ne yazık ki, gerek Fetöcü, gerek Fetöcü olmayan yargı tarafından sözde yargılanan darbeciler; uyduruk yargılamalar neticesinde hiçbiri tutuklu olarak kalmamış, ceza almamışlardır. Yani her zaman olduğu gibi cürüm işleyenler, yaptıkları yanlarında kar kalmıştır. Aksine, medyadan okuduğumuz kadarı ile o dönemin mağdurlarından şu anda en az 550-600 Müslüman cezaevlerindedirler.

 


Yorum Yapın
500

Bu yazıya toplam 1 yorum yapıldı.
  • Başlık : CEP DOLDURMA DARBESİ 23/03/2017 10:11:03
    Gönderen : Cüneyt Duran
    28 ŞUBATTA 1 GECEDE YÜZDE 40 FAKİRLEŞTİK. ECEVİTİN VE MESUT YILMAZIN ÇEVRESİNDE Kİ AÇ KURTLAR CEPLERİNİ ŞERİAT GELİYOR DİYE DOLDURDULAR. EN BARİZ ÖRNEKLERİ: AYDIN DOĞAN, ÇEVİK 1, GAZETE PATRONLARI, BAKANLAR VESAİRE, O DÖNEME DAİR EN ÇOK AKLIMDA KALAN BİR OLAYDA, BİR CEMAAT EVİNE BASKIN DÜZENLENİYOR. BASKINDA KURANI KERİM, İLMİHAL VB. KİTAPLAR VARDIR. FAKAT GAZETE VE TV LERDE YAPILAN BASKINDA ÖRGÜTSEL DÖKÜMAN ELE GEÇİRİLDİ DİYOR. BİLİNİZ Kİ ALLAH IN LANETİ ZALİMLERİN ÜZERİNEDİR (AL-İ İMRAN)