Satış; Savaş, Barış ve Sanattır..
Satış, doğuştan gelen yetenektir diyenler olduğu gibi, sonradan da geliştirilebilir beceriler arasındadır diyenler de var. Aslında hayatta öğretilemez veya öğrenilemeyecek hiçbir şey yoktur açıklaması daha ağır basıyor gibi.
Ancak, az sayıda da olsa, doğuştan ritim duygusuz insanlar vardır, bayram töreninde, resmi geçitte yanlış adımdan hemen fark edilirler. Müzik ve ritim kulağı yoksa ömür boyu düğünde alkışa eşlik ettiremez ve konserde bir türlü müzikle dans ettiremezsin. Doğru ritim tutuyorum zannedip ısrarla ellerini çırpan ya da halayın ahengini bozup azimle bırakmayanlardan, sağ ve solundakine işkence çektirenlerden satışçı olmaz. Satış yeteneği müzik ve ritim duygusuyla doğru orantılıdır. Çünkü satışçı kişi, dans etmeyi, ritim tutmayı, doğru zamanda sahne almayı, şarkı söylemeyi hatta nerede nasıl kıvırması gerektiğini iyi bilendir.
Satış, kıvırma kabiliyetinizle doğru orantılıdır :))
Satış, müşteriyi bulup ulaşana kadar SAVAŞ
Satış, başlayıp bitene kadar BARIŞ
Satış, gerçekleştikten sonra SANATTIR.
Esas hüner satış yapmak değil, sürekliliği sağlamaktır. Yaratıcı ve yenilikçi bakışla satışı artıran aktiviteleri sergilemek, müşteriyi eğitmek, tekrar alışveriş yaptıran iletişimi ve güveni yaratmaktır. Akılda ve yürekte kalıcı olmaktır.
Satış, sahneye çıkmaktır. Önce kendinizi satmayı başarmaktır.
Satış, alıcıyı karşı taraf olarak görmemektir. Ekip arkadaşı olarak yanımıza çekmektir.
Satış, satıcı ile alıcı arasındaki duygusal bağdır. Para alışverişinden ötedir.
Satış, parasını alırken dahi yüzünde tebessüm bıraktırabilmek ve kendini iyi hissettirmektir.
Satış, etik olmaktır, tek taraflı kazanç olmaması için çaba sarfetmek ve dürüst olmaktır. Görünmekten bir adım öte...
Satış, değerlerinize sahip çıkmaktır. Nerede durulması gerektiği bilinmelidir.
Satış, dengedir. Biz & Şirket & Müşteri arası mücadele değil, müzakeredir.
Satış, etkilemek ve ikna etmektir. Karizma meselesi biraz..
Satış, pazarlama işinin ikiz kardeşidir. Zincirin art arda iki halkası misali.
Satış, gece, gündüz, hatta rüya ve hayaldir. Satılan ürün rüyaya girmeden satışçı olunmaz.
Satış, fayda sağlamaktır. İhtiyaca hitap edebilmektir.
Satış, hayattır... Aşktır.. Acı çektirdiği kadar mutlu eder... hem üzüntü hem de sevinçtir.
Satış, beyinde, kalpte, gözde, akılda ve ruhtadır.
Satış, ağzın iyi laf yapmasından ve konuşmaktan çok, dinlemek ve anlamaktır. Başarı için öncelik empati kurabilmektir. Karşındakinin gözüyle bakabilmektir. “ben ve sen” değil “biz” olarak gördüğün anda sırtın yere gelmez artık.
Satış, kıymetlidir. Kazanırken kazandırmaktır. Kazan & Kazan & Kazandır. Sen, şirket ve müşteri üçgeni. Aksi takdirde “KAZA” olur. Yolda kalırsın. Yeteri kadar “çekici” olamadığından “çekici” gelir alır götürür seni. Bu anını hatırlamak istemezsin.
Satış, tutkudur, zaferdir, hazdır.
Satış, maddi görünse de manevi tatmini daha fazla yaşatır.
Satış, kendini ürün gibi, ambalaj gibi, stant gibi, etiket gibi, broşür gibi, koli bandı gibi, dolap gibi, reyon gibi, ..... zannetmektir.
Satış, bazen şaşkın bakmaktır. Ne yapacağını bilemediğin anda mutlaka söyleyecek bir şeylerin vardır.
Satış, kapıdan kovanın bacasından girmektir. Ancak, sıkboğaz etmemektir. Bazen bahçe duvarının arkasında pusuya yatmaktır.
Satış, saygı, sevgi, dostluk ve kardeşliktir.
Satış, ölçmek, analiz etmek, planlamak, aksiyon almak, harekete geçmek, motive etmek, mutlu sona ulaşmaktır.
Satış, söz vermektir. Seni yarı yolda bırakmadan hep yanında olacağım demektir. Mecazi anlamda “satışa gelmek” yarı yolda bırakılmaktır. Gerçek satışta tam tersi makbuldür.
Satış, dün boks maçıydı, bugün kürek yarışı, yarın ise en fazla ekip çalışması gerektiren voleybol maçıdır.
Satış, manşet, pas ve smaçtır. Bazen plase vuruş daha etkili olur. Çok kısa zamanda doğru kararı vermek ve son vuruşu yapabilmektir. Rakibin sert smaç vuruşunu üçlü blokla karşılamak için, sen & müşteri & şirket hep beraber hareket etmek zorundadır.
Satışçı, kulağa hoş gelmese de “satandır”.
Satışçı, isterse ve inanırsa her şeyi satabilendir.
Satışçı, baskı kuran değil, stresi ve kaygıyı azaltan olmalıdır.
Satışçı, bilgisi kadar güçlüdür. Güçlü olduğu kadar sağlam durur, güven verir.
Satışçı, kişisel gelişimine önem verir. Asla yerinde saymaz. Bugün daha hızlı koşabilmelidir.
Satışçı, kurumdaştır. Satmayacağı tek şey “çalıştığı kurumdur”. Ayrılsa bile yıllarca sürecek dostluklara imza atmalıdır.
Satışçı, araştırır, geliştirir, yürütür, büyütür.
Satışçı, kartopudur. “Çığ” ı başlatan.
Satışçı, sırdaştır, dosttur, ailenin bir üyesi, hayatlara dokunan.
Satışçı, ne zaman, ne kadar risk alması gerektiğini bilendir.
Satışçı, gerektiğinde “özür” dileyendir.
Satışçı, kendi düşündüğünden çok, müşterisinin ne algıladığına daha çok önem verir.
Satışçı, danışmandır, stratejisttir.
Satışçı, fark yaratan, ilk akla gelen, ihtiyaç duyulan, kolay ulaşılabilendir.
Satışçı, sorunların değil, çözümlerin bir parçası olandır.
Satışçı, asla iddiaya girmez, münakaşa etmez. Her koşulda kaybedeceğini bilir.
Satışçı, uyanıktır, uyandırır.
Satışçı, giderden çok gelirdir
Satışçı, şirket içinde “ben olmazsam olmazdır”. Biraz megaloman yani. Ama alçak gönüllü ve mütevazi olanı tadından yenmez.
Satışçı, başrol oyunculuğunu müşterisine bırakandır.
Satışçı, “ben bu işi çözdüm, oldum ben” dediği anda başarısızlığı tadar.
Satışçı, her defasında farklılıkları gözlemlemeli ve beklentileri yönetebilmelidir.
Satışçı, sahada tek başınadır. Önce “bir”dir “bir”. Atlaya atlaya oyun oynar bazen. Sonra beraberlik gelir.
Satışçı, her maçtan galibiyetle çıkmak ister. Ama, savaş rakiplerle rekabet halindeyken yapılır. Müşteri rakip değildir. İlk iletişimden itibaren potansiyel müşterisiyle barış içinde sanatkar ruhuyla, birlik ve beraberlik içinde hareket etmelidir.
Satışçı, dün satandı, bugün işi yöneten, gelecekte yol gösteren olmalı, rehberlik edebilen.