Türkiye’deki TV kanallarına bakıyorum da, Suriye ve İdlib şehri ile ilgili oturumlar üzerine oturum düzenliyorlar. Sözde gazeteci ve akademisyenlerin, İdlib şehrinde ölüm ile burun buruna gelen 4 milyon insanın durumundan hiç bahsetmedikleri ve bu duruma dikkat çekmediklerini görüyoruz. Ayrıca Suriye’de 1 milyon insanın katilleri olan Esed, Putin, Hamaney’e ve “ne kadar Müslüman ölürse o kadar iyi olur” gözü ile bakan emperyalist katil Amerika ile batıya tek söz etmedikleri gibi, “Suriye’de kim kazanacak, hangi ülke nasıl bir hesap içerisinde” geyik muhabbeti misali, güya Suriye (İdlib’i) tartışmaktadırlar.
Hiçbiri, ölümün kenarına gelmiş olan 4 milyon sivil vatandaşın durumunu dile getirmiyor, bu konuda bir endişe dahi duymuyor. Bu nasıl bir insanlık duygusu anlamış değilim. İnsanlığınıza, gazeteciliğinize ve akademisyenliğinize tüküreyim. İnsanlığınız batsın. Bir de başımıza güvenlik uzmanı kesilen geri zekâlıların da, bu insanlıktan nasibini almamışlardan farklı konuşmadıklarını görüyoruz. Bunlar hep, algı operasyonu ile toplumun gündemini değiştirmekten başka bir şey değildir. Allah ıslah etsin ve bildiği gibi yapsın.
İnsanlık ölmüş, Müslümanların üzerine ölü toprağı serilmiştir. Müslüman ülke yöneticileri ise gaflet, ihanet ve koltuk sevdasındadırlar. Allah’ın İslam topraklarında nimet olarak verdiği, başta petrol olmak üzere yeraltı ve yerüstü kaynaklarını, bir saltanat koltuğu uğruna efendileri olan batıya ve batıl (Hakk olmayan) ülkelere peşkeş çekmektedirler.
Kimileri ise el altından İsrail’e her türlü lojistik desteği veriyor. Bir deveyi kızartıp, sofrada domuzlar gibi başına üşüşen bu hain alçaklar; petrolden kazandıklarının zekâtını dahi, hain Mahmud Abbas’ın yönettiği Filistin’de İsrail’e karşı mücadele edenlere gönderseler, onlar İsrail’i rezil ederler. Dünyada açlıktan ölen insanlar da açlık çekmezler.
Yusuf Süresi 87. Ayette de belirtildiği gibi, Allah’ın rahmetinden ancak kâfirler topluluğu ümidini keser. Rabbim biz senin rahmetinden ümidimizi kesmiyoruz. Suriye’de en son 4 milyon vatandaşın yaşadığı insanlara kol kanat ger. Çünkü dünyada kemiyet olarak kuru kalabalık Müslüman! Topluluğu olmasına rağmen, keyfiyet olarak Müslümanlar yoktur, aciz ve zillet içerisindedirler. Elbette kâfirlerin tuzağı ve hesabı varsa, senin de onların tuzakları ve hesapları üzerinde tuzakların en hayırlı olan tuzağın (Enfal 30 ve Ali İmran 54. Ayetleri) vardır. Biz bilemeyiz ve sen her şeyi en iyi gören ve bilensin.
Bu nedenle senin hesabından sual olunmaz ve paramparça olmuş, senden başka hiçbir sahipleri ve koruyucuları olmayan (Suriye, Doğu Türkistan, Myanmar (Arakan) v.b. yerdeki bu insanları (Fil Süresinde ve onunla ilgili kıssalarda geçen Abdülmüttalib’in “Kâbe’yi, Kâbe’nin sahibi korur” sözleri gibi) koru. Âlim diye geçinen sicilli belâmların, Kur’an ile indirilen dine değil de, heva ve heveslerine uygun uydurulan dine uymaları ile Müslümanları da peşlerinden sürüklemelerinden dolayı Müslümanlar büyük cezalar çekiyorlar, çekecekler ve çekmeye mahkûmdurlar. En iyisini sen bilirsin Rabbim, her şeyi sana havale ediyoruz ve bizi “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" (Ali İmran 173.Ayet)’te diyenlerden eyle (Âmin).
Yusuf YILMAZ - 05/09/2018 – Ankara